10 Ocak 2011 Pazartesi

Conan ve uygarlık...




Conan'ın ağzından "uygarlık": (Kara Kıyıların Kraliçesi, senaryo Roy Thomas, çeviri bilinmiyor, Alfa yayınları)


Crom adına! Siz uygar insanların arasında uzun süre bulunduğum halde, bazı yöntemlerinizi anlayamıyorum.
"Dün gece Messantiya meyhanesinde, kralın muhafızlarından bir yüzbaşı, genç bir askerin sevgilisine sarkıntılık etti... Asker de doğal olarak kılıcına sarıldı ve subayı temizledi...
Bu büyük bir suç sayılıyor olmalı ki, delikanlı kızı alıp oradan hızla uzaklaştı...Daha önce onlarla birlikte olduğum söylentileri yayıldı...Mahkemeye çıkarılıp yargılandım...Yargıç bana adamın nereye gittiğini sordu...Bilmediğimi, bilsem bile haklı bulduğum birini ele veremeyeceğimi söyledim...Yargıç devlete ve topluma karşı olan görevlerimden ve daha bir sürü anlamadığım şeylerden söz edip durdu...Ve bana dostumun nereye kaçtığını söylememi emretti...Doğru söylememe rağmen bana inanmadıkları için öfkelenmiştim, ama öfkemi yuttum ve sessizliğimi korudum...
Sonra yargıç benim mahkemeye hakaret ettiğime karar verdi ve dostumun yerini söyleyinceye kadar zindana atılmamı emretti...
"Hepsinin deli olduğunu" anlayınca, ben de gitme zamanımın geldiğine karar verdim..."

30 Aralık 2010 Perşembe

Assault rifles/Saldırı tüfekleri, bizdeki tanımıyla "Askeri tüfekler," aslında nedir?

Zaman zaman yazılı ve görsel basında bir ateşli silahın şekli, görüntüsü üzerinden onu tanımlama çabalarına girişildiğini görüyoruz. Halbuki tabi ki, bu son derece yanlış bir değerlendirme şekli.
Kamuoyuna, bu son derece yanlış değerlendirmeden yola çıkılarak yapılan açıklamaları sanıyorum iki guruba ayırmamız mümkündür:

İyi niyetli yaklaşım: Konuda tarafsız olan, anlamak isteyen ancak yaşamında silahın bir yer tutmadığı, silahlara uzak yaşayan, silahları tanımayan kişilerce yapılan açıklamalar...
Kötü niyetli yaklaşım: Silahları tanıyan veya araştırmaları neticesinde doğru ayrımları yapabilen, ancak "bilinçli bir şekilde" kamuoyunu kendi isteği doğrultusunda yönlendirmek isteyen kişilerce yapılan açıklamalar.

İyi niyetli yaklaşım sahiplerinin, konuya çok uzak olduklarından dolayı, hemen hemen her silahı birbirine benzetmeleri, hele hele "kapkara, kocaman bir tüfek" görüp, bunu ürkütücü bulmaları son derece doğaldır. Zaten bu yazının hedef kitlesi de onlardır. Anlamak isteyenler...

Uluslararası kabul gören tanıma göre, bir silahı askeri/saldırı amaçlı yapan şey, "otomatik" bir mekanizmaya sahip olmasıdır.
Assault rifle/Saldırı tüfeği/ bizde yaygın kullanımıyla “Askeri tüfek” = Otomatik tüfektir.
Otomatik tüfeğin tanımı: Tetiği bir kez çekildiğinde, şarjör/haznedeki tüm mermileri ardı ardına atan tüfek.

Doğru ayrımın iyice anlaşılması için, şu tanımı da verelim.

Yarı-otomatik tüfeğin tanımı: Tetiği bir kez çekildiğinde,bir mermi atan, her mermi için tetiğinin yeniden çekilmesini gerektiren tüfek.

Bu ayrımı gözleriyle görmek isteyenler için, bu video çok güzel bir örnek :
http://www.youtube.com/watch?v=YjM9fcEzSJ0

Görüldüğü üzere gözler, özellikle konudan uzak insanı, çok kolay yanıltabiliyor.

Gerçek şu ki, saldırı amaçlı/askeri/otomatik tüfekler, hem insanın “bireysel savunma ihtiyacının” çok üzerinde zarar vermek kapasitesine sahip olduğu için, hem de avcılık, atıcılık gibi sporlarda kullanılmasının yanlış ve gereksiz olduğu düşünüldüğü için, hemen hemen Dünyanın her yerinde sivil kullanıma yasaklanmıştır.
Öte yandan yarı-otomatik tüfekler, dünyanın pek çok yerinde sivil kullanıma açık olup, yukarıdaki amaçlar için çok geniş bir kitle tarafından kullanılmaya devam etmektedir.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Bıçaklarda "kan oluğu" nedir?

Konu çok uzun süredir tartışmalı olmakla birlikte, benim de katıldığım görüşe göre esasen "kan oluğu" diye birşey yoktur.
Örneğin, tarih boyunca, yüzyıllarca coğrafyalara hükmetmiş olan Roma imparatorluğunda, spesifik olarak "saplamak amaçlı tasarlanmış olan", Roman Gladius un keskisinde herhangi bir "delik-oyuk" bulunmaz.


Yine erken ve orta dönem "viking kılıçlarında" bu oyuklar vardır. Halbuki bugün bu kılıçların kullanılış şekillerinden biliyoruz ki, esasen tamamen "kesmek amaçlı" (saplama değil) tasarlanmışlardır.


Tamamen Türk orijinli olduğu Dünyaca kabul gören yatağanda da, bahse konu oyuk bulunur. Halbuki yatağan da "tamamıyla kesmek amaçlı" tasarlanmış bir silahtır.

Acaba bu insanlar bunu düşünememişler midir?
Tabi ki, mesele bu değildir.


"Kan oluğu" dediğimiz bölüm esasen, kılıçlar ve uzun kamalar üzerine bulunan, "amacı silahı hafifleştirmek ve keskiyi daha esnek hale getirmek" olan, ve ecnebice "fuller" kelimesiyle tabir edilen bölümdür.
Dolayısıyla, boyu 20 cm ye kadar olan keskiler üzerinde olmasının da tek manası "silahı hafifleştirmektir".

Yukarıda bahsetmiş olduğum gibi, her ne kadar bu boşluğun amacının, "kanın dışarıya daha çabuk akmasını", yok efendim, "ciğerlere saplanılıp ciğerlere hava kaçırılmasını" sağlaması gibi sebepleri olduğu söylense de, bu oyukların bu işlevi görmesinin fiziki olarak mümkün olup olmadığı tartışmalı olup, teorik olarak mümkün de görünmemektedir.

Öyleyse neden birçok kültürde, "kan oluğu" terimi ortaya çıkmıştır?

The origin of this myth lies instead with the infantry – specifically in bayonet fighting, or since this rarely occurred even in the 19th century, bayonet drill. By the end of the 19th century (arguably earlier), this savage piece of training was primarily intended to instil a warrior spirit, and to override the natural hesitation of a volunteer soldier to kill face-to-face.

http://bshistorian.wordpress.com/2008/06...od-groove/


Gerçek şu ki, "modern tarihin" bir aşamasında ortaya çıkan bu terim, maalesef kültürlere yerleşmiştir.
Artık günümüzde ise, yalnızca iki amaca hizmet etmektedir.

1. "Kan" tabirinin insanların gözünü korkutması, ve Dünya hükümetlerinin bu sayede "yasaklayacak birşey daha bulmuş olmaları".
2. Bıçak üreten kimi firmaların, yine aynı kelimeyi, (kan) "taktik canavarları tiplere" ürünü en güzel şekilde pazarlamak amaçlı kullanması.

Taktik canavarı/Mall ninja tiplemesi: "Kan oluğu..vayyy anam vaayyy..Çok feci be abi, süpermişşşş"....



http://en.wikipedia.org/wiki/Fuller_%28weapon%29
http://sbgswordforum.proboards.com/index...231&page=1

20 Aralık 2010 Pazartesi

Kim, ne demiş..? (Quotes I like)

-"A man can be destroyed but not defeated".
(Ernest Hemingway)

-"Any nation that draws too great a distinction between its scholars and its warriors will have its thinking done by cowards, and its fighting done by fools."
(Thucydides)

-"The disarming of the citizenry has always been the mark of the totalitarian government." (Massad Ayoob)

-"A great many people think they are thinking when they are merely rearranging their prejudices. " (Wiliam James)

-"A government that refuses to trust its citizenry with guns is, therefore, a government that cannot be trusted with guns, in turn!" (Anonymous)

-"You have enemies ? Good. That means you've stood up for something, sometime in your life" (Winston Churchill)

-"Those who would, deny, require permit, license, certification, or authorization for me to bear arms are as dangerous & evil as those who would molest, abuse, assault, rape or murder my family." (Anonymous)

-"As I looked at my two young sons, each with his gun, and considered how much the safety of the party depended on these little fellows, I felt grateful to you, dear husband, for having acquainted them in childhood with the use of firearms."
(Elisabeth Robinson, in The Swiss Family Robinson by Johann Wyss)

-"Pillagers of the world, they have exhausted the land by their plunder and now they ransack the sea. A rich enemy excites their cupidity, a poor one their lust for power. To robbery, butchery and rapine they give the lying name of Government; they create a desolation and call it peace."
(Calgacus the Celt, 79 AD Tacitus 'The Agricola')

- "The only purpose for a pistol is to fight your way back to the rifle you should have never laid down". (Clint Smith)

-"A man with his heart in his profession finds ways and means where the worthless and lazy despair. "
(Frederick the Great)

-“The object of war is not to die for your country, but to make some other bastard die for his.”
(George Patton)

-"The way to see by faith is to shut the eye of reason." (Benjamin Franklin )

-"Light travels faster than sound...this is why some people appear to be bright until you hear them speak. (Anonymous)

-"The world is filled with violence. Because criminals carry guns, we decent law-abiding citizens should also have guns. Otherwise they will win and the decent people will lose."
(James Earl Jones)

-"Americans have the will to resist because you have weapons. If you don't have a gun, freedom of speech has no power."
(Yoshimi Ishikawa)

-"If guns are outlawed, only the government will have guns. Only the police, the secret police, the military, the hired servants of our rulers. Only the government --and a few outlaws. I intend to be among the outlaws."
(Edward Abbey)

-"Tactics is knowing what to do when there is something to do. Strategy is knowing what to do when there is nothing to do." (Anonymous)

-"Courage is being scared to death and saddling up anyway." (John Wayne)

18 Aralık 2010 Cumartesi

Bireysel Silahlanma Üzerine - Haklar ve Özgürlükler Açısından

Haklar ve özgürlükler insan düşünmeye başlayalı beri tartışılagelmiş kavramlardır. Öyle ki, her insanın, her kuruluşun kendisi ve "diğerleri" için tanımladığı haklar ve özgürlükler daima birbirinden farklılık göstermiştir. Bizler burada silah ve ilintili konular üzerinde yazdığımıza, okuduğumuza göre, dilerseniz, bugün Dünya da "genel kabul gören" anlayışa biraz yakından bakalım. .

Silah da diğer herşey gibi satın alınan bir maldır. Birileri üretir, ihtiyacı olduğunu düşünen birileri, veya yalnızca "canı almak isteyen" birileri alır.
Biliyoruz ki "bazı özel ürünler hariç", bedelini ödediği sürece herkesin, hemen hemen herşeyi satın almak, kullanmak hakkı vardır. Öte yandan kimi özel ürünleri satın alırken, o ürünün nasıl ve ne şartlarda kullanılacağına dair bir kurs bitirip, sertifika almak gerektiğini görüyoruz. Pekiyi bu durumlar haricinde günümüzde toplumları yöneten organlar (yer yer kanunlarında farklılık göstermekle birlikte), bireyin neleri satın almasında "sakınca" görmekte, nelerin bireysel olarak satın alınmasına" hiçbir şekilde" izin vermemektedir?
-Herhangi bir sektörde endüstriyel malzeme olarak kullanılmayan patlayıcı materyaller.
-Patlayıcı silahlar. (Lav silahları, tanklar, toplar, el bombaları vs...)
-Otomatik tüfek ve tabancalar (Tetiği bir kere çekildiğinde, birden fazla mermi atan ateşli silahlar)
-Biyolojik silahlar.
Tüm bunların bireysel olarak satın alınmasında sakınca görülmesinin mantığı ortadadır.
Öncelikli ve en önemli sakınca, tüm bunların, bir kere kullanıldığında "çok fazla yaşamı bir anda yokedebilecek" malzemeler olmasıdır.
İkinci olarak, sivil bir insanın gündelik yaşamında kendisini savunmak için tanka, topa, hatta çoğu kez otomatik silaha bile ihtiyacı olmayacağı bir gerçektir. Bizler, bilinçli silahseverler olarak bunların farkındayız.
Ancak "yarı otomatik" (tetiği bir kez çekildiğinde bir tek mermi atan) tabancaları, tüfekleri yasaklamanın, yukarıda açıkladığımız gibi bir sakıncası olmadığı da açıktır. Bu silahların "bir kez kullanıldığında bir çok yaşama zarar vermesi/yok etmesi" mümkün değildir.
Bilinçli bir silah kullanıcısının elindeki bir silah, ancak ve ancak kendi yaşamı tehlikede olduğunda bir canlıya karşı kullanılır ve yaşamı üzerindeki tehlike bertaraf edildikten sonra kullanımı sonlandırılır. Yani tehlike geçtikten sonra, "tetik çekilmeye devam edilmez"

Öyleyse, neden bireyin bu silahları satın almak, yasalar çerçevesinde kullanmak özgürlüğü kısıtlanmaktadır?
"Bireysel savunma hakkını" diğer bir yazıda tartışmış olduğumuzdan dolayı burada değinmeyeceğim. Ne var ki, açıkça görüldüğü üzere bu konudaki kısıtlamalar yalnızca bireysel savunma hakkını değil, genel anlamda "özgürlük" hakkımızı da kısıtlamaktadır.
Silahın (yasal) satın alınmasının altındaki neden ne olursa olsun, ki bu neden kendini bir silahsever olarak tanımlamaktan tutun, tarih merakına, (örneğin kişisel olarak benimki tamamen tarih/savaş tarihi okumak sevgimle başlamıştır) tehdit edilmiş olup ihtiyaç hissetmekten, avcılık merakına kadar çok geniş bir yelpazeyi içerebilir; bizlerin, "bilinçli silahseverlerin" bahse konu silahları kullanmasında/taşımasında toplum güvenliği açısından bir tehdit olmadığı açıktır.
Hal böyleyken, bir mal satın almak özgürlüğümüz de "hiç yere" kısıtlanmaktadır.

Bir an evvel, konuda bilgisiz ve bilinçsiz insanlarımızın da, bahse konu silahların ancak ve ancak eğitimsiz insanın elinde bir tehlike olduğunu, sorunun çözümünün ülkede hatırı sayılır miktardaki "insanımızın özgürlüğünü kısıtlamak değil, silah sahibi olmak isteyen insana gerekli eğitimin verilmesi" olduğunu anlamaları dileğiyle yazımı noktalıyorum.
Zira sizler, eğitim ve özgürlük arasındaki ilişkiyi doğru tespit edemeyenler yüzünden, biliyoruz ki saat aşırı trafik kazalarında yokolan yaşamlar silsilesi, üstelik de ateşli silahlarla zarar gören insanımızından kat kat fazla bir oranda, devam ediyor.
Ne var ki, insanların araba satın almasını "yasaklatmaya çalışmanın" beyhude bir çaba olduğunu biliyorsunuz....

Bireysel Silahlanma Üzerine - Nefsi Müdafa/Bireysel savunma açısından

Yeni çıkacak silah kanununun tartışıldığı şu günlerde, sanıyorum biz silahseverlerin de biraz geçmişe dönerek, yıllardır konuştuğumuz, tartıştığımız olgular üzerinden yeniden geçmesinde fayda var.


Bugün biliyoruz ki, birçok modern ülkede "bireysel silahlanma" bireysel haklar ve özgürlüklerden sayılmıyor. Öte yandan "nefsi müdafa" bir hak olarak kabul ediliyor ki, yaşamın en kutsal hak olarak kabul edildiğinden yola çıkarak, kendi yaşamını savunmanın bir hak olarak görülmemesinin zaten mümkün olamayacağını da biliyoruz.

Halbuki nefsi müdafa ve bireysel silahlanma, birbirlerinden ayrı düşünülebilinecek kavramlar değildir.


Bir an için durup düşünelim. Binlerce yıl boyunca tüm fiziksel zayıflıklarına rağmen insanın vahşi doğada yaşamını sürdürmesini sağlayan neydi? Dört metre boyunda üç ton ağırlığında saldırgan bir hayvanla karşılaştığı an, bu karşılaşmadan sağ çıkanın insan olmasını sağlayan neydi?
Doğru bildiniz, "silahtı". Aklını kullanarak yaptığı silah, insanoğlunun soyunu sürdürmesini sağladı.
Keza, bugün de silah aynı işlevini sürdürmekte, zayıfla güçlünün arasındaki uçurumu eşitlemekte, suçlunun masuma karşı saldırganlığının önünde en önemli engeli oluşturmaktadır.


Dar karanlık bir sokakta, veya güpegündüz, kendisinden belki otuz kilo daha ağır, dolayısıyla daha güçlü, hatta belki de silahlı bir saldırganla; oluyor ya, hatta bir değil belki de birkaç saldırganla yüzyüze gelen bir insanın, kendisini, yanıbaşında olan ailesini koruyabilmesi için ihtiyacı olan şey nedir?
Ya sakat, örneğin yaşamını tekerlekli sandalye ile sürdüren bir insan, sokakta tacize, saldırıya uğradığında, kendi başına kendisini savunabilmesinin yolu?

"Güvenlik güçleri!" diyorsanız, yanlış diyorsunuz. Hiçbir ülkede, hiçbir kurumun, hiçbir zaman her sokak başında bir ekip yerleştirmek şansı olamayacağını, yardımın gelmesinin dakikaları bulabileceğini ve istatistiklere baktığımızda birkaç dakikanın bile çoğu zaman yaşamla ölüm arasındaki farkı yarattığını biliyoruz.
"Silah!" diyorsanız: , doğru diyorsunuz. Yaşanılan olaylar, bizlere saldırganların daima zayıf kurbanlar aradığını, değil silahın kullanılmasının, silahlı olduğunun belirtilmesinin bile, yoğun oranda saldırganda, saldırıdan vazgeçme eğilimi yarattığını gösteriyor.


Evet, bugün kimi ülkelerde "saldırı suçları" oranı çok düşük olduğundan, kimi ülkelerde ise saldırı suçları oranı yüksek olmasına rağmen gerçekler gözardı edildiğinden ve yaşamı boyunca kanunlara saygılı yaşamış insanlar bile "haksız yere" potansiyel tehlike olarak görüldüğünden bireysel silahlanma önünde ciddi engeller yaratan kanunlar çıkarılmaktadır.
Oysa bu kanunların gerçekte ortaya çıkardığı sonuç ortadadır: Saldırıya uğrama ihtimali düşük veya yüksek olsun, bir gün yaşamını sürdürebilmek için savaşmak anı geldiğinde, bireysel silahlanmayı bir hak olarak görmeyen kanunlar yüzünden, "zayıf", otomatik olarak "kurban" olmaktadır...


Unutmayalım ki, "yaşama hakkı" herkes için eşit bir haktır. Ne yazık ki çoğu zaman saldırganların, karşısındakilere tanımadığı bir hak. Evet, her ne kadar bugün bir çok ülke bireysel silahlanmayı bir hak olarak kabul etmiyor olsa da, bizler, silahseverler bunun bir hak olduğunu ve kanunen de kabullenilmesi gerektiğini savunmak zorundayız.

29 Temmuz 2010 Perşembe

One of the best quotes on men

"Man is not the only animal to think, but he is the only one to think that he is not an animal". -Pascal Picq-

"İnsan düşünebilen tek hayvan değildir, ama bir hayvan olmadığını düşünen, tek hayvandır."